31 Temmuz 2015 Cuma

Saçmamaçsız Mimi , Dikkat Yüksek Dozda Saçmalamaya Maruz Kalabilirsiniz :)

Bir Özentinin Bloğu 'nun  sahibesi bloger arkadaşımm beni bu mime dahil etmiş. Kendisine teşekkürlerimi sunuyorummm ve tabiki vakit kaybetmeden cevaplıyorum soruları. 
İtiraf etmeliyim ki saçmalamış bir Gri görmenizi istemezdim ama oldu bir kere :) Haydi bakalımm , gelsin cevaplar...

-Odanızda veya evinizde orada olduğunu unuttuğunuz bir nesne bulun. Bu nesne ile bir anınız var mı?
Büyük bir saksı var oturduğumuz salonda ve içinde büyük , canlı bir çiçek ...
Kışları meyve yerken eşimle birbirimize çaktırmadan meyve çekirdeklerini tabağa koymak yerine saksının içine batırırmışız. Bunu sadece benim yaptığımı zannederken geçenlerde gelip , bak mandalina ağacımız olacak dedi, çıkan yeni yapraklar göstererek.. Ben de onlar limon , ben hep limon çekirdeklerini oraya bırakmıştım dedim... Meğer bildiğiniz minik bir çöplük oluşturmuşuz orada tohum ve çekirdeklerden ...
Tamam kabul, az biraz pisis sanırımm :)

-Aklınıza gelen ilk soğuk espriyi yazın. Eğer gelmiyorsa iki üç kelime saçmalayın :D

Seni görünce gözlerim dolar , kulaklarım mark :/ Saçmalamak mi ? Dibine vurabilirim aman dikkat :)

GRİ LADY

-Yine aklınıza gelen biri yada nesnenin adı ile akrostiş yazın ama yazdığınız akrostiş az yada çok o kişiyle veya nesne ile ilgili olsun

İlgilenmezdim aslında
Saat on ikiyi vurduğunda
Tan yeri ağırdığında ya da

Anladımki ayrılınca
Ne çok bağlanmışım sana
Uzak olsamda sana
Buluşuyoruz her fırsatta
Lafı gelmişken bu arada , yanındayım haftaya :)

İstanbul

-Seni kim mimlediyse şimdi onun blogunu -sitesini- açıyorsun ve onun bu soruya verdiği cevaptan ilginç bir kelime seçiyorsun ve döngünün devam etmesi için yine ilginç uzun ve saçma bir cümle kuruyorsun. Yalnız kuş gördüm kedi tırmaladı gibi basit ve kısa olmaması önemle rica olunur.

Seçtiğim kelime söğüt. 


Kaybolduğu ıssız adada , altında oturabilmek için söğüt ağacı arayan adam söğüt ağacı bulamayınca sahile geri döner. Sahilde dolanırken gözüne bir nesne ilişir , bir de bakar ki bir deniz kızı ... Deniz kızı suyun içinden seslenir , heyy , bu güneşte ne işin var burada , ormanda olman gerek , başına güneş geçecek...
Ve adam cevap verir ' söğüt ağacı olmayan ormanda durmaktansa , güneşin altında ölmeyi yeğlerim...
Bu cevap deniz kızına çok saçma gelir ve neden böyle söylediğini sorar ..
Adam anlatır gibi olur ama hiçbirşey söylemeden arkasını dönüp oradan uzaklaşır...
Deniz kızı ardından baka kalır adamın ...
Ve kafasında soru işaretleriyle beraber  okyanusun derinliklerine dalar . Ve içinden geçen tek cümle vardır , erkek milleti değil mi , hepsi aynı ...
Gelelelimm mimlediklerime ;

Anne Kaleminden 

Tokideki Ses 

Safransarı

Bir de henüz hiç yorum yapmadığım Uzaklarda Arama ' yi mimliyorum. Hadi bakalım , gelsin cevaplar :)







 

Üzgün Olduğunuzda Neler Yaparsınız ?


Nefes alamıyor gibi kalbiniz sıkıştırdığında , hayat durmuş gibi hissettiğinizde , hiçbirşeye konsantre olamadığınızda , kısacası üzgün olduğunuzda neler yaparsınız ?

Ekşi duyuruda yer alan bu soruyu irdelemek istedim.
İnsan olarak duygu geçişlerimiz ve hissettiklerimiz neredeyse aynı ama bu durumlarda gösterdiğimiz tepkiler farklılık gösterebiliyor.

Ekşi ' de verilen cevaplar hepimizin bildiği alternatifler ama söyleme şekilleri ve acıyı paylaşma konusundaki samimiyetleri okunmaya değer kılıyor yazılanları.

Mesela ilk yazan arkadaş , ' Bol bol uyurum , kahve / sigara içerim ve tekrar uyurum ' yazmış. Ve eklemiş , ' Az da olsa işe yaramıştı ' ...

Farklı biri basketbol oynayarak hırsını potadan çıkarttığını , diğeri hissettiklerini yazıya döktüğünü ve bütün söylemek istediklerini içinden geldiği gibi yazdığını söylemiş .

'Ben çok üzgün olduğumda hiçbir şeyle uğraşmak istemiyorum , neticede ne kitaba konsantre olabiliyorum ne de filme , hatta uyuyamıyorum bile , bence en iyisi uyku ilacı almak ' diye bir öneri de var gayet halden anlayan ...

Ama verilen en popüler , ve benim de katıldığım cevaplar ; ' Duygusal olan herşeyden soyutlayın bir süre kendinizi... Duygusal şarkılardan , filmlerden , sizi kötü hissettiren ortamlardan... Ve sevdiğiniz bir şeyler ile vakit geçirin. Bir hobiniz vardır mutlaka , yoksa da edinin , eminim çok iyi gelecektir. Arkadaşlarınızla buluşun , gülün , dans edin ... Ya da alın bir kağıt kalem , söylemek şistediğiniz ne varsa , ne hissediyorsanız yazın ... Büyük harflerle bağırın , küfür edin , nasıl hitap etmek geliyorsa içinizden ve tamamen bittiğinde söylemek istedikleriniz gidin o kağıdı tuvaletin içine atıp , şifonu çekin ...
Suyla birlikte kanalizasyon çukurunda son bulsun sizi üzenler , üzen sebepler ...

 
 

28 Temmuz 2015 Salı

Soul Surfer / Dalgalara Karşı / Film Yorumu

Dalgalara Karşı, trajik bir kazanın ardından yeniden şampiyon olmak için azimle ve hırsla tüm güçlüklerin üstesinden gelen genç sörfçü Bethany Hamilton’ın gerçek hikayesini konu alıyor...
grilady
 FİLM YORUMU : Filmin bir biyografi filmi olması zaten izlenmesi için iyi bir sebep ... Ama bazen öyle sıkıcı ve kötü çekilmiş biyografiler çıkıyor ki karşımıza , ister istemez ön yargıyla yaklaşabiliyoruz ...
Bu film için de , televizyonda gördüğümde önce konusunu okudum , açıklamada Biyografi ibaresini görünce hemen kanal değiştirdim ve diğer film kanallarına bakmaya devam ettim. Ama elle tutulur bir film olmadığı için tekrar bir göz gezdirmek için aynı kanala geldim ve Dalgalara Karşı filmine kelimenin tam anlamıyla kitlendim kaldım ... 
 Köpekbalıkları , başlı başına ilgi alanım zaten.. 
Bu film de amatör bir sporcunun köpekbalığı saldırına uğraması , kolunu kaybetmesi bundan sonraki yaşam hikayesini konu alıyor ...


Tüm hayatı sörf olan birinin , tek kollu olarak yaşamaya devam etmesinin zorluklarını , herşeye rağmen tutkusundan vazgeçmemesini ve sörfe tek kolu ile devam etmesini izleyeceksiniz bu filmde. Aynı zamanda eminim büyük dalgaların üzerinde kayan sörf aşıklarını görünce , hayatımızda böyle bir tutku olup olmadığını sorgulayacaksınız . Ve malesef ki , bir çoğumuz tek düzeliği bir yaşam biçimi olarak kabullendiğimizden mürevellit , böyle bir duyguyu anlayamayacaksınız, anlayamayacağım ...


Filme tekrar dönecek olursak ; görsel efektler , oyuncular , mekan harkülade ...
Tek kolun köpek balığı tarafından ısırılması ve sonraki sahneler de oldukça başarılı ...

 KISACASI ; Bu filmi izleyin , kesinlikle zaman kaybı olmayacak ...
Ve cesaret veren bir hayat hikayesi olduğundan dolayı muhtemelen ufkunuzu açacak ve sizi yeni meraklara ve hobilere sevkedecek ...


Hippiler


gri lady,grileydi,hippi kültürü,KÜLTÜR

Hippi ' ler ABD ' de 60 ' lı yılların sonunda ortaya çıkmış , 70 ' li yıllara hakim olmuş şahane bir topluluktur.Vietnam savaşına tepki göstermeye başlamaları ile oluşturulan topluluk , kurallı bir dünyaya , savaşa , kendi oluşturmadıkları bir düzene dahil olmaya  ve kısıtlayıcı toplum kurallarına karşı çıkmışlardır.

Genelde hippi denildiğinde aklıma kirli saçlar , salaş kıyafetler , kaliteli müzik , özgür cinsellik , meteliksiz ama mutlu görünen insan topluluğu gelir ...

Öyledirler de ...
HİPPİ RESİMLERİ,HİPPİLER,GRİ,GRİNİN ELLİ TONU,BLOGER
HİPPİES BOY

Genelde vejetaryan olan toplum , basit sebzeler , meyveler üreterek geçimini sağlar...
Zaten para onlar için önemsizdir ...

Günümüzde cinselliğin özgürleşmesinde Hippi ' lerin katkısı yadsınamayacak kadar fazladır. Özgürleşme alanındaki bakış açıları cinsel kimliklerine de yansımış , özgür seks biçimini hayatlarına rahatça uyarlamışlardır ...

Hippi ' ler ; içten olmaları , özgün dünya görüşleri ve buna olan inançları , yaşam şekilleri , hayat felsefeleri  ve getirdikleri özgürlük başkaldırısıyla tarihin bize kattığı önemli bir topluluktır.
Annelerimizin genelde bizi yermek için kullandığı ' hippi gibi oldun  ' vb tanımlamaları , savundukları dünya görüşünün hala yadırganıyor ve anlaşılmıyor olduğunun en basit göstergesidir.

HİPPİES FAMİLY
Herşeye rağmen , 80 ' li yıllardan sonra özgünlüğünü koruyan ama yavaş yavaş nufusu azalan bu toplumun var olmuş olması mutluluk verici ...

Hippi'lerden bize kalan harika müzikler , rengarenk stilleri ve hala hemen heryerde kullanmaya devam ettiğimiz özgün tarzları var ...

Tabii bir de , onlar gibi yaşamayı dileyen ama günümüz şartlarında buna cesaret edemeyen Hippi ruhlu insanlarımız ...


27 Temmuz 2015 Pazartesi

Melek Bir Yandan , Şeytan Bir Yandan ...

Bir hayat felsefesi ki benimkisi ; ikilem arasında kaldığım , yönümü belirlemede kararsızlıklarım yüzünden bir sağa bir sola yol yalpaladığım ve hangi yöne gitmem konusunda bir türlü karara varamadığım ...
Bazen çok okumanın ve her konuda fikir sahibi olabilme tutkumun bir geri dönüşümü olduğunu düşünüyorum bu kafa karışıklığımın...
Bir yanda hayatıma dair sonsuz yaşama sevinci ve deli dolu hayallerim , ideallerim ...
Bir yanda inancım...

En kötüsü de ikisini buluşturabildiğim bir orta yolu henüz keşfedememiş olmam ...

' İnandığın şeyi sorgula , öğren ve inandığın gibi yaşa ' görüşümü geliştirmemle başladı herşey ...
Bıraktım okuduğum aşk kitaplarını , onlarca best seller serilerini bir yana ...
Madem inanıyorum dedim, inandığım kitabı bile okumamışken , başkalarından öğrendiklerimi benimsemek ve uygulamak mantıksız , ben okumalıyım , ben deneyimlemeliyim bilgi eylemini dedim ve Kuran'ın mealini okumaya başladım...
Hala okuma aşamasındayken bunun kolay ve keyifli olduğunu söyleyemeyeceğim malesef...
Kafam karıştı , ne kadar da yüzeysel bir inanca sahip olduğumu anladım...
Okumaya devam ettim , hala da okumaya gayret etmeye çalışıyorum ama sanki eskisi gibi değilim...
Çünkü inandığımı söylediğim ve kabul ettiğim,  varlığına tüm kalbimle inandığım Allah için nasıl da hiçbir şey yapmıyormuşum onu gördüm...

Ama tüm bunların yanında beni ben yapan özelliklerim ile çelişmeye başladı herşey;
Yapmak istediklerim ve yapmak zorunda olduğumu hissettiklerim ....

İşte başlığın konusu tam da bu ; melek bir yandan , şeytan bir yandan ...
Ve ben iksinin mücadelesini tarafsızca izliyor gibiyim...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...