13 Ekim 2018 Cumartesi

İç Döküş

Saat 12:34 ve ayaklarımda küçük oğlumu uyuması için sallarken, diğer oğlumun da elinde tableti beynini uyuşturmasına müsaade etmişken işte buradayım...

Sosyal medya hesaplarımdan kaldırdığım blog bağlantım sayesinde umuyorum ki, başbaşayız. Umuyorum ki tanıdık birileri yoktur mutsuzluğumu okuyup, kendi hayatına pay çıkarıp, başkalarının üzüntüleri ile beslenen...

Her neyse,

Siz beni tanımayan, muhtemelen de tanımayacak olan güzel insanlar,
Güzel diyorum çünkü hala bu satırları okuyorsanız ve hiç tanımadığınız bu insanın hayatına bir şekilde dokunacak, paylaşacak ve belki bir iki satır yorum yazacak kadar güzelsiniz hepiniz...

Şu an hayatımın en güzel döneminde miyim acaba, ne dersiniz?

27 yaşında genç bir anne, iki sağlıklı güzel evlat, işleri şükür yolunda giden ve çalışmıyor olmama rağmen evini geçindiren bir eş, babamın yeni aldığı evde oturuyor olmamız, temiz - güzel eşyalar, güzel bir beden  ince bir fizik, kitaplarla dolu bir ev 🏡...

Çok şükür, böyle yazınca daha çok farkına vardım şuan sahip olduğumuz nimetleri. Asla hadsizlik edip  nankör biri  olmak istemem. Allah herkese daha iyilerini nasip etsin, şu üç  günlük dünyada sıkıntısız, kedersiz geçirelim İnş günlerimizi.

Ama içim sıkılıyor dostlar...

Her günümün evi toplayıp, yemek yapıp, üç beş kitap okuyup, çocuklarla ilgilenerek geçmesi ruhumu köreltmeye başlıyor.

Yavaş yavaş tükeniyorum sanki...

Asla büyük konuşmamalı insan çünkü ben tam o büyük sözlerimin ortasındayım şuanda.

İlk çocuktan  yıllar sonra ikinci çocuk ne zaman? Diye sorduklarında ben 'Ben hayatını sadece çocuk büyütmüş biri olarak geçirmiş biri olmak istemiyorum. Bu hayat sadece anne olmak için değil, benim de hedeflerim hayallerim var...' cevabını verirdim. Vardı da...

İşe giderken İngilizce öğrenmeye çalışır, Deli gibi kitap okurdum ayakta geçen metro yolculuklarında..

Sonra ikinci kez anne oldum. 🤗 Sanki ilk kez gibi öyle güçlü ki bu duygu  İçime sine sine verdim tüm zamanımı , her dakikamı...

Şimdi neredeyse 2 yaşında, kendini bir anlamda kurtarmış bir çocuk var karşımda, anneliği ve çocuklarımı çokk seviyorum ama ben bu anne profiline sıkışıp kaldım sanki !

Geceden toparlanmış bir ev, temiz bir mutfak ve tertemiz bir ev olmadan huzuru yakalayamıyorum. Tüm koşullar hazır olmadan ne tv açıyorum, ne bir kahve içip kitap alıyorum elime...

Zihnimdeki tüm yapılacaklar bittiğinde ise neredeyse akşam üzeri olmuş ve yemek yapma zamanı gelmiş oluyor.

Tamam, bu kadar abartmayalım, bu zaman içinde dışarı çıkıyor, yeni kitaplar alıp satışa sunuyor ve online sahaflık yapmaya devam ediyorum.  Peki ya ben???

Kendim için ne yapıyorum?


İşten geç gelen, kendi işi olduğu için çalışma saati net olmayan bir eş ve yalnız yaşayan, yalnız akşam yemeği yiyen ve iki çocukla ilgilenirken zaten sinirli bir yapıya sahip olan - dırdırcı kadın profilini tam anlamıyla yansıtan BEN...


Hani hayaller?
Hani anlayışlı ve yardımcı bir eş??
Hani takdir eden güzel insanlar?

Çırpınışımı eşim dahil kimse görmüyor gibi...
Yoksa umrumda değil mi bütün gün uğraşılmış çocuklar ve temiz bir ev, hergün düzenli yapılan yemekler...

Bakımlı ama suratı düşmüş bir eştense, dağınık bir ev ama kafası dertli toplu bir eştir belki beklediği bir erkeğin...

Peki benim beklentilerim???

Biraz takdir, biraz farkında olma ve az destek ile yapamayacağım fedakarlık yokken ben sadece kendi kendime karada kürek çekiyor gibi hissediyorum.

Canı cehenneme diyorum, başlarıö evine de işine de...! Kendime bakacağım, öncelik kendi mutluluğum olacak diyorum ama yaşadığım evi boşveremiyorum  olmuyor...

Hayatımı yaşayamıyor gibi, boşa harcıyor gibi hissediyorum.

Dahası babasız çocuk büyütüyor gibi, yalnız yaşıyor gibi... Sanırım bu en çok acıtanı...




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...