27 Haziran 2014 Cuma

MİM ' E DEVAM..

Öncelikle yüzlerce iyi bloger arasından beni bulmuş , beğenmiş ve mimlemiş olan sevgili içimdekiçatlakses'e teşekkürlerimi sunuyor , mim vasıtası ile yeni yeni arkadaşlıklar kurduğum için kendimi çok mutlu hissettiğimi belirtmek istiyorum..
Gelelim sorulara :)


1-)  Blog yazmak sana neler kazandırdı ?

Blog yazmaya başlayalı henüz çok  olmadı. Bu sebeple zamanla vereceğim bu cevap göreceli olabilir ve kazanımlarıma yenileri eklenebilir. Ama henüz iki aylık taze bir blog sahibi olarak ; daha çok okumaya ve daha çok araştırmaya başladığımı ve bu sayede genel bilgi seviyemin arttığını söyleyebilirim. Özellikle de bloğa eklentiler ekleme kısmını öğrenebilene kadar epey kafa patlattım :)

Ve diğer önemli husus , yeni yeni bloglar ve yeni süperr arkadaş adayları kazandırdı diyebilirim şimdiden..

2-) Ne tür kitaplar ve filmlerden  hoşlanırsın ?


Lise dönemlerimdeyken sadece fantastik kitaplar okur ve sadece yabancı komedi filmleri izlerdim. Bunun dışına çıkmaz , alternatifleri ilgimi çekemezdi..

Ama liseden hemen sonra ön yargılarımı yıktım ve şu anda sıralamam; kitap olarak öncelikli kişisel gelişim - aşk - macera - polisiye ; filmler için ise; komedi - macera - aşk - aksiyon olarak yerini aldı...


3-) Tekrar tekrar okuduğun bir kitabın var mı ?

Evet :) Harry Potter... Son kitabı olan Ölüm Yadigarları o zamanlar sevgilim , şimdi ise eşim olan adamın hediye ettiği için ekstra önemi vardı benim için ve bir yıl içinde tan 4 defa okudum aynı kitabı..


4-) Seni tanımlayan en iyi 5 kelime ?


Meraklı , Pozitif , hırslı , hassas ve son olarak yumuşak başlı görünmesine karşın bir o kadar da mağrur ve ani çıkışlar yapabilirim.

5-) Okumaktan en çok keyif aldığın blog içeriği hangisidir ? Kişisel - Moda - Yemek - Teknoloji ?

Kişisel :)

Şimdiyse bayrağı severek takip ettiğim blogerlara bırakıyorum ve vereceğiniz cevapları şimdiden merakla bekliyorum..
Sevgilerimle..

Titania
Dördüncü Tekil Şahıs
Deep
Yağmurun Dünyası
Bir Delinin Pembe Defteri
Ayseminedair
Melodram
Mor Rimel
Kreatif Başkan
İnsan Yavrusu
Birnewlondongüncesi
Ponti
Her Şeyden Konuşmalı
Bayan Vertigo
Bir Ağustos Böceği
Her Şeyin Bir Şeyi Var
Yazmadan Durmam
Merve'nin Gözünden
İpsiz Uçurtma

26 Haziran 2014 Perşembe

En sevdiğim filmler arasında üçüncü sırada yer alan ( 1-) Harry Potter ve 2-) Yüzüklerin Efendisi Serisi ) Karayip Korsanları ' ndan bahsetmek istiyorum bugün ... Sebebi ise geçtiğimiz hafta sonu tv ' de denk gelince bu seriyi aslında ne kadar da özlediğimi hatırlamam ....

Filmin hasılat ve gişe rekorundan anlayacağımız gibi izleyen herkes tarafından çok sevilen ve devamının çekilmesi kaçınılmaz bir seri oldu Karayip Korsanları...
 2013 yılında yayınlanan ilk filmini , o zamanlar ( lisedeyken ) hayranı olduğum Orlando Bloom'u izleyebilmek için almıştım ve filmden çok etkilenmiştim. Bu arada  Kaptan Jack Sparrow’u da unutmamak lazım tabii ; oyunculuk ve tarzıyla eminim çok etkiledi sizleri de o dönemler... Belki de sürmeli gözleri ile ..:)




Filme gelince ; çekildiği harika korsan gemileri ,sonsuz kumsalları ile karayipler , hızlı ve başdöndürücü sahneleri sebebiyle ekrana kitlendim tekrar izlememe rağmen... 
Ayrıca şunu da anladım ki aynı zamanda ; yeni ama kalitesiz bir film seyretmektense , iyi ama daha önceden izlemiş olduğum bir filmi tekrar izlemek çok daha keyifli...
Eğer sıkılmış ve bir şeyler izlemek isterseniz bir gün , ikinci defa seyretmenizin bile keyif verici olacağını söylemek ister , yazıma filmden kareler ile son verdiğimi belirtmek isterim..




25 Haziran 2014 Çarşamba

BİR İŞ YERİ KAPANIR ; BİR SAYFA KAPANIR...

Dün resmen iş yeri toparlanmaya başlandı ve herkes kendi yolunu çizme telaşına düştü eşim Tenten'in ofisinde..
Evet bu arada ; ona Tenten ismini verdim.. Hani benzemiyor da değil kendisine :) Biraz daha yakışıklı hali diyelim ve asıl konuya gelelim...

Tenten
Son üç aydır kan kaybetme dönemindeyken ; geçtiğimiz hafta artık yapılabilecek bir şeyin kalmadığı ve şirketin batacağı konuşulmaya başladı..
Tenten için karamsar , benim için umut dolu bir bekleyişin ardından herşeyin yoluna gireceği ve şirketin güçlü bir ortağa devredileceği açıklandı. Biz çok mutlu olduk tabi ki..
Böyle zamanlarda yapılabilecek en iyi şey; bunun geçici bir dönem olduğunu sürekli hatırlamak ve morali yapabildiğiniz kadar yüksek tutmak sanırım..
Sonuç olarak ben bu dönemi daha sakin ve pozitif , Tenten'im ise iliklerine kadar karamsarlık ve çaresizlik hisleri ile geçirdi...

Ve sonuç olarak dün şirketteki eşyaları toplama ve bir takım vedalaşmalar yapılmış.. Çünkü çalışan ve yöneticilerden bir kısmı tercihlerini yeni şirketle çalışmaktan yana değil , kendi işlerini kurmaktan yana kullanmışlar..
Bu sebepten dolayı koca koca adamlar duygusal anlar yaşayıp , birbirlerinden helallik almışlar geçen en az 10 senenin ardından..
Benim bu yazıyı yazmama sebep olan şey ise , bu vedalaşanlar arasından birinin beni çok duygulandırmasıydı...

Bu büyük lojistik şirketi yeni kurulurken ( yaklaşık bir 15 yıl öncesinde ) biri Halkla İlişkiler ( Handan ) ve diğeri de Operasyon sorumlusu ( Sefer ) olarak başlamış işe ..
Kısa zamanda Sefer Bey çok aşık olmuş Handan'a çünkü Handan çok güzel bir kadınmış , gerçi hala da öyle..Sadece biraz kilo almış..( kibarlık ediyorum aslında , bildiğiniz fil gibi olmuş :)


Neyse Sefer çok koşmuş Handan' ın peşinden ve dolu dizgin aşk yaşamaya başlamışlar..Zaten aynı iş yerinde çalışıyorlar..Sürekli beraberlermiş..
Tam olarak bilmiyorum ama sanırım kıskançlık yüzünden ayrılmışlar tatsız bir şekilde ve her şey bitmiş aralarındaki..
Sefer Bey hala seviyormuş , an itibari ile bile aynısı fısıldanıyormuş şirkette kulaktan kulağa..
Ama o süreden sonra tam 11 yıl birbirlerini görmezden gelerek ve hiç konuşmayarak çalışmışlar aynı iş yerinde..
Tabi bu süreçte her ikisi de evlenmiş..Önce Handan , sonra da Sefer...
Her ikisinin de birer çocukları var ve o günden sonra tek kelime bile konuşmamışlar iş dışında..

Ve dün ;
Ofis toplanmış , tam kadro son defa birlikteyken ekipten ayrılanlar tek tek vedalaşmış birbirleriyle..
Bir kısım personel vedalaşıp çıkmış..
Herhalde Tenten ve son bir kaç kişi kalmış boşaltılmış olan ofiste..
Ve Sefer Bey bir adım atmış ve Handan ablaya ;
' 10 senedir konuşmuyoruz Handan ama bundan sonra belkide birbirimizin yüzünü hiç görmeyeceğiz , gel barışalım ' demiş.
Zaten bunu söylemesiyle Handan ablanın sarılıp vedalaşmak için boynuna sarılması bir olmuş..
Orada bulunanlar dahil herkesin gözleri dolmuş bu manzara karşısında..
Neden ayrıldıklarını bilemem ama görüyorum ki zaman çabuk geçiyor..Belki de dedikleri gibi birbirlerini bir daha göremeyecekler. Belki de Sefer'in evli olmasına rağmen Handan ablayı sevdiği gibi Handan abla da onu seviyordu geçen zamana rağmen...


Benim aldığım ders ise şu ; sevdiklerimiz bizimle birlikteyken bilelim kıymetlerini..
Belki sadece içimizden söylediğimiz güzel hislerimizi ona da söyleyelim , hayatımızdaki insanı sırf bir tarafı kalkar düşüncesiyle mutlu etmekten korkmayalım.. Ve en önemlisi de ; eğer sağlam gerekçeleriniz yok ise , basit kıskançlık ve kırgınlıklar yüzünden parmaklarımızın arasından kayıp gitmesine izin vermeyelim.
Yıllar sonra belkide sahip olabileceğiniz tek şey bir vedalaşma sarılması olabilir ve işte o zaman asıl yanında olmasını istediğiniz kişinin başkası olduğunu anlarsınız..

24 Haziran 2014 Salı

"Demiri demirle dövdüler; biri sıcak biri soğuktu, insanı insanla kırdılar; biri aç biri toktu."


Hani zıt kutuplar birbirini çekerdi ?
Hani karşıtlıklar bir bütünü oluşturabilirdi...?
Nedendir bu zengin - fakir arasındaki uçurum..?
Zıt kutupların birbirini çektiği teorisi nerede ?
Görmüyorlar mı ne kadar yanıldıklarını , birbirimizi sınıflandırma - ayırmaya olan merakımızı ??

Başlıktaki sözlü Pir Sultan söylemiş..
Ne güzel de demiş..
16.yy' da yaşamış ömrünün idam edilerek sonlanmış olduğu değerli bir halk şairi , bir ozan...

O zamanda söylenmiş bir söz nasıl da aynı anlam ve değer ile ifade ediyor kendisini hala ??
Demek ki neymiş ; hepimizin bahsettiği gelişme - ileriyi görme ve gitme çabalarımız törpülenmesi gereken kötü yargılarımıza el sürememiş henüz..
Sınıf ayrımı bir çok ülkenin üzerinde durduğu ve çözüm getirdiği bir sorun iken , 'sınıf ayrımı ' nın bilinç altımızda açığa çıkan hali ; ' küçümseme ' , ' kendimize benzer olanlar ile guruplaşma hareketleri ' ve belli ki en aşılması gereken tavır ' güçsüz olana karşı sergilenen ' kibir normal olarak kabul edilmiş ve rahatsız etmeyen bir sosyal utanç olarak yerini sağlamlaştırmış...

Şimdi ne söylenebilir ki sahip olduğu paradan başka hiç bir insani özellik taşımayan ve bir bedel karşılığında kolayca ruhunu , bedenini , kişiliğini satabilecek insanlarla aynı gök yüzü altında yaşamaya çalışmaya ???

Belkide onlara ; onların anladığı şekilden davranmak ve temiz değer ve yargılarınıza bulaşmamaları için hak ettikleri sınıf ayrımına müsade ederek , aslında onların kurmuş olduğunu düşündükleri sosyal statüyü kendiniz belirleyerek ve mikroplarını temiz hayatlarımıza sokmalarını engelleyerek yaşayarak en iyi cevabı vermiş olursunuz..



SUYUNUZ VAR MI ?


Havalar çok sıcak ve daha da sıcak olacak..
Ben bunları yazarken bile etrafım şişe şişe su ve serinletici içeçekler ile donatılmış iken , dışarıda kenar-köşede bir damla su bulabilme derdinde , sadece yaşamaya çalışan binlerce hayvanımız var..


"Allah der ki; Hayvanlar benim sessiz kullarımdır. Onlar şimdi zulme susuyorlar ama hesap günü konuşacaklardır!.."


Onları sadece birimiz değil ; hepimiz korumalı , yapacağımız küçücük bir  yardımdan mahrum bırakarak ölümlerinin sorumlularından biri olmamalıyız..

Kaldı ki ; hayvan severliğin ve belediyeciliğin ikinci boyutunu yaşayan Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bütün sokak hayvanlarının toplanıp , barınaklarda ölümünü bekliyor olması ve yeni hayvanlara yer açabilmek için eskilerinin öldürülüyor olduğu gerçeği ortadayken bizim sokakta özgürce dolanabilen ' şanslı ' hayvanlarımıza daha fazla şans vermemiz gerekir..

Sadece bir kap su , biraz mama ... arta kalan ev yemeği bile kabulleri..
Yeter ki sessizce yaşadıkları bu dünyada açlık ve susuzluktan ölmeyecek kadar ...
Çünkü onlar vereceğiniz her şeye razı..

23 Haziran 2014 Pazartesi

DAHA AZ TAKILIR OLMAK , DEĞERSİZ İNSANLARA...

Hani bir gün başlar ..
Güzel bir gün hemde..
Her şey yolundadır , normalde ne yapıyorsanız o saatlerde yine onu yapıyorsunuz işte..
Okula gitmek , evde olmak ya da benim ve bir çoğumuzun yaptığı gibi işe gitmek..
Güzel başlayan gün güzel geçer derler ya hani..
Sanırım bu sadece bizim esnekliğimiz ve olaylara bakış açımızla alakalı..
Konuya bir çok örnek verilebilir ama ben bu hakkımı !iş ortamından' yana kullanmak istiyorum..
Çünkü öyle tahmin ediyorum ki ; can sıkıcı bakteriler hepimizin iş ortamında bulunmayı başarıyor..
Her şey yolundayken ve siz her zamanki gibi çalışıyorken mesai arkadaşlarınızdan herhangi biri işle yada tamamen başka bir konuda bir şey söyleyip , bir ekikliğinizi haddi olmayan ya da olan bir üslupla söyledikten sonra o günkü bütün enerjiniz çekiliyor ise bir takım düşünce sisteminizi sorgulamanız gerekiyor..
Tıpkı bir zamanlar benim de izin verdiğim gibi , sizde hayatınızda hiç bir sıfatı olmayan insanlara değer verip-söylediği lüzumsuz tepki ya da lafları dikkate alıp , kırılıp , üzülüyorsanız yaptığınız kendinize kötülükten başka bir şey değil...

Ben de böyleydim işte ve zaman zaman hala da böyleyim...
Ama eğer iyi başlayan günümü , iş yüzünden ya da kişisel kompleksleri sebebiyle kötü bitirmeme sebep olan insanlara içimde bir savaş başlatmasaydım ve en önemli kişinin sadece ' ben ' olduğunu anlamasaydım belki hala duygu dengem çevremdeki insanların bana yaklaşımına bağlı olarak kısır döngüde kalırdı..
Neyse ki artık gerektiğine - gerektiği kadar değer vermeyi ve önce söylediği söze değil - söyleyenin ciddiye alınacak biri olup /  olmadığına bakıp öyle dinlemem gerektiğini anladığım için problem yok...:)
Size de aynısını tavsiye ediyor olup ; hayatınızda bir b*k olmayan insanların gününüzü b*k etmesine izin vermeyin demek istiyorum ve nacizane asabi fikirlerimi burada noktalıyorum....
Sevgilerimle..

HE- YO BENDE MİMLENDİM...


Henüz Mimlenme'nim bile ne olduğunu bilmezken ; bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da bana destek olan "Bir Delinin Pembe Defteri'ne teşekkürlerimi sunuyorum..
Blog yazarlarının ve takipçilerinin birbirlerini daha yakından tanımaları için aracı niteliğinde olan ve 'mim' diye adlandırılan bu uygulama aynı zamanda belkide daha önce bize hiç yöneltilmeyen soruları da karşımıza çıkarıyor..
En çok mutlu eden nokta ise henüz yeni bir bloger olmama rağmen diğer arkadaşlarımdan tam destek görmem ve birbirimizi hiç tanımamamıza rağmen karşılıklı sempati ve sevgi hissetmemiz..
Öncelikle beni mimleyen 'Bir Delinin Pembe Defteri'ne" sonrasında da beni okuyan bloger arkadaş ve takipçilerime sevgilerimle..
İyi ki varsınız:)
Gelelim sorulara; bakalım neler varmış...

1-) EN ÇOK SEVDİĞİN YÖNÜN NEDİR ??
En çok sevdiğim yönüm meraklı olmam ve kendi kendime yetebiliyor olmam..İki tane oldu ama ikisi birbirine çok bağımlı olarak yansıyor bana:)

2-) SEN HİÇ YAĞMUR ALTINDA AĞLADIN MI ?
Neden bilmiyorum ama her zaman güçlü görünmek zorundaymışım gibi hisseder ve aslında hiç öyle olmadığını bildiğim halde ağlamayı güçsüzlük olarak kabul ederim..
İşte bu yüzden yağmur altında henüz hiç ağlamadım.Allah ' ta ağlatmasın :)

3-) DİYELİM Kİ SANA ÜÇ DİLEK HAKKI TANINDI.AMA SADECE İNSANLARI DEĞİŞTİRECEKSİN.NELERİ,KİMLERİ YA DA HANGİ ÖZELLİKLERİNİ DEĞİŞTİRİRDİN ?
İlk önce evlenmiş olamama rağmen hala kendi fikirlerini tek doğru olarak görünen anneciğimi değiştirmek ve daha uyumlu ve az konuşan biri haline gelmesini sağlardım :)
İkinci olarak eşimi değiştirmek isterdim ve biraz daha romantik, jestler yapan ve süpriz dolu biri haline getirirdim..
Vee son olarak ta kendime bir el atar ; sinirliyken ağzından çıkan sözleri konrtol edebilen ve eşimin deyimi ile 'daha az cadı ' ; daha sakin biri haline gelirdim..
4-)SEN HİÇ YAZ YAĞMURUNDA DENİZE GİRDİN Mİ ??
Evettt...Ve kesinlikle tekrarlamak istediğim bir şey..
Yağmur yağarken dışarısı biraz soğuduğu için deniz daha da sıcak geliyor ve çıkmak istemiyorsunuz..

5-) YAŞADIĞIN EN GÜLÜNÇ DURUM NEDİR ?
Eminim bir çok gülünç şey yaşadım ama hala ilk aklıma gelen lisedeyken üç kız arkadaş tramvaya binmek üzere bekliyor ve aynı zamanda konuşuyorduk..Metro geldi ve bir arkadaşım metroya bindi ve diğeri tam binecekken kafasının hizasında metro kapısı kapandı ve vücudu dışarıda , kafasının yarısı metronun iç kısmında kaldı..Biz içerideki arkadaşımla önce çok korktuk ama bizim kız konuşmaya başlayınca ortaya çok komik konuşmalar çıktı..Hatta içeriye girebilmesi için ittir beni dediği için dışarıdan ittirmişliğim bile olu o gün :)
Neyseki arkadaşıma hiç birşey olmadı ve bu sadece komik bir anı olarak kazındı hafızalarımıza..

6-)KENDİNE ÜNLÜLER DÜNYASINDAN BİR EŞ SEÇSEYDİN , KİMİ SEÇERDİN ?
Eğer bir eş seçmeme özgürlüğüm olsaydı hiç kimseyi seçmezdim ünlüler dünyasından..Eğer ben de aynı işi yapmıyorsam tabi ki..

7-) HAYATIN BİR FİLM OLSA , HANGİ AKTOR YA DA AKTRİST OYNASIN İSTERDİN ? 

TABİ Kİ  ;ANGELİNA JOLİE

8-)SEN HİÇ HALKA AÇIK BİR ALANDA , KİMSENİN NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜ UMURSAMADAN AĞLADIN MI ?
Sanırım artık bunun cevabını biliyorsunuz :)

9-)SUPERMAN Mİ - BATMAN Mİ ?
Superman...

10-)ÇOCUKKEN HEPİMİZ BİR NESNEYİ YA DA OLAYI BAŞKA BİR ŞEY ZANNEDERDİK . SENİN BÖYLE İLGİNÇ DÜŞÜNCELERİN VAR MIYDI ?
Kaç yaşındaydım hatırlamıyorum ama o dönemde saatin nasıl kendiliğinden hareket ettiğiyle ilgili ciddi kafa patlatmıştım :) Hatta yalnız uyumaya başladığım günlerin başında saatle odada baş başa kaldığıma sevinmiş , evde herkes uyuduktan sonra ışığı açıp; hiç gözümü kırpmadan saatin nasıl hareket ettiğini çözmeye çalışmıştım..Nitekim çözmüştüm de :):) Akrep ve yelkovanı işte ilk o akşam keşfetmiştim..Ve saatin pil ile çalıştığını da :):)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...